Manama Ekonomi Konferansının Amaçları-1
Bahreyn başkenti Manama 25 ve 26 Haziran tarihlerinde Amerikan projesi Yüzyılın Anlaşmasının uygulanmasındaki ilk aşama sayılan ekonomi tolantısına ev sahipliği yapacaktır.
İkinci Dünya Savaşının ardından Amerika başkanlarının en önemli sorunlarından biri de Filistin-Siyonist Rejim İsrail meselesi olmuştur. Ancak Amerikan başkanları bu sorunu çözmeye hiçbir zaman muvaffak olmamışlardır. Çünkü Amerika arabulucu olmasını iddia etmesine rağmen hiçbir zaman tarafsız bir tavır takınmayıp hep Siyonist Rejim ve cinayetlerini desteklemeye çalıştı. Amerikalılar şimdiye dek Filistin sorunu için birçok çözüm yolu önerse de bunların hiçbiri bu sorunun çözümünde etkili olmadı. Donald Trump’ın işbaşına gelmesinin ardından ise Amerika bu sorunun çözümü için sinsi planını açıkladı. Yüzyılın Anlaşması adlı sinsi plan Donald Trump tarafından ortaya atılmış oldu.
Yüzyılın Anlaşmasının Filistin meselesine yönelik diğer Amerikan projelerinden olan farkı ise geçen projelere göre daha da tek taraflı ve ırkçı nitelik taşımasıdır. Kudüs’ün, Suriye’nin işgal altındaki Golan bölgesinin ve Batı Şeria’daki Siyonist Yerleşim Yerlerinin İsrail’e bırakılması, Filistinlilerin tamamen silahsızlandırılması ve ordusuz kalmaları, direniş güçlerinin ortadan kaldırılması ve de Filistinli mültecilerin özellikle de Ürdün’dekilerin Filistin’e dönememesi bu anlaşmanın önemli maddelerindendir. Zaten bu maddeler bu anlaşmanın ne kadar tek taraflı olup sadece Siyonist İsrail çıkarlarına hizmet ettiğini gözler önüne sermektedir. Bu anlaşma Filistinliler için sadece belli Arap ülkeleri kanalından gelecek yatırımlar ve ekonomik projeleri sunmuştur. Böylece Siyonist Rejimin 13 yıllık kuşatması ile vahim insani bir durum yaşayan Filistin ve özellikle de Gazze’ye bu anlaşmanın kabul ettirilmesi planlanmaktadır.
Amerika’nın Birleşmiş Milletler Teşkilatı’ndaki eski temsilcisi Nickie Haley son zamanda Siyonist Gazetesi İsrail Hayom Gazetesine verdiği mülakatta şöyle bir açıklamada bulundu: “Bu anlaşma, İsrail’in istikrarı ve güvenliğinin zedelenmemesi için tasarlanmıştır.” Haley sözlerine şunları da ekledi: “Yüzyılın Anlaşması ve Amerika Başkanı Donald Trump açısından Siyonist Rejim’in güvenliği her şeyden üstündür. ”
İşte böyle sinsi ve tek taraflı anlaşmanın hayata geçirilmesi doğrultusunda 25 ve 26 Haziran tarihlerinde Manama ekonomik oturumu düzenlenecektir. Bu oturumun birçok gizli ve açık hedefleri vardır. Bu oturumun düzenlenmesinden güdülen hedef ise açıklamalara göre Filistin’de yabancı yatırım yapılması için zemin hazırlamaktır.
Arap dünyası analisti Vefik İbrahim Lübnan El Bena gazetesinde bu hususta şöyle diyor: ” Sözü geçen oturumun en az itiraza yol açması için ekonomik düzeyde şatafatlı sloganlar seçilmiştir. Filistinliler için altın fırsatlar, Filistin topraklarında büyük yatırım ve başarılı bölgesel ekonominin inşası Bahreyn oturumunun sloganlarındandır.”
Aslına bu sloganların ortaya atılmasından güdülen hedef kamuoyunu özellikle de Amerika’nın Yüzyılın Anlaşması projesi hakkında yanıltmaktır. Bu yüzden bu konferans, sınırların belirlenmesi, Kudüs’ün durumu, Filistinli mülteciler veya Siyonist Rejimin güvenlik alanlarındaki kaygıları ve isteklerini kapsamamaktadır. Beyaz Saray’ın bu ekonomik konferans ile ilgili açıklamasında ise daha çok ekonomi bakanları ve ticari şirketlerinin katılımına vurgu yapılması dikkatlerin ekonomiye çekilmek istendiğini göstermektedir.
Manama konferansı bildirilen hedeflerin yanı sıra kimi gizli hedefler çerçevesinde gerçekleştirilmek isteniyor. Bu hedefleri şöyle sıralayabiliriz: Yüzyılın Anlaşmasının detayları ile açıklanması ve hayata geçirilmesi için zemin oluşturulması, Arap ülkelerinin İsrail ile ilişkilerinin normalleştirilmesi ve de İran karşıtı hedeflerin hayata geçirilmesi.
Ancak Manama Ekonomik Konferansının düzenlenmesinden güdülen en önemli ve en öncelikli hedef Yüzyılın Anlaşmasının hayata geçirilmesidir. Tabii Amerikan projesi Yüzyılın Anlaşması hala resmi bir şekilde görücüye çıkarılmamış. Ancak bu anlaşmanın eksen maddelerinin bazıları hayata geçirilmiştir. Kudüs’ün İsrail’e bırakılması ve İsrail’in işgal ettiği Golan tepelerine olan hakimiyetinin Trump tarafından tanınması bu doğrultuda atılan önemli adımlardır. Bu projenin başka ana maddelerinden olan Filistin ülkesinin Ebu Deys köyünün başkentliğinde kurulması, Filistinlilerin, direniş gruplarının tamamen silahsızlandırılması ve Batı Şeria’daki Yahudi yerleşim yerlerinin İsrail’e bırakılmasının hayata geçirilmesi için Filistinlilerden daha fazla taviz koparılması gerekiyor. Buna paralel olarak bu projede anlatılan hususların hayata geçirilmesi için güçlü bir finansmana da ihtiyaç duyulmaktadır. Bu hususlardan Batı Şeria ve Gazze şeridi arasında bağlantı kurulması, Siyonistlerin kimi Filistinlilere vatandaşlık vermesi ve Filistinlilerin Siyonist İsrail tarafından güvenliğinin sağlanması masraflarıdır. Böyle bir konferansta daha çok Amerikan projesi yüzyılın anlaşmasının hayata geçirilmesi için gereken mali kaynakların aranması hedef olarak belirlenecektir.
Amerikan Gazetesi Washington Post gazetesi bu hususta şöyle yazmaktadır: “Amerika projesi Filistinliler için büyük ekonomik avantajları vardır. Ancak tam bir egemenliğe sahip olan Filistin ülkesinin oluşturulmasını öngörmemektedir. ”
Gerçekte Amerika-gerici Arap ülkelerinin finansmanı ile düzenlenen Manama Ekonomi oturumu ile Yüzyılın Anlaşmasının Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Birlikleri gibi zengin Arap ülkeleri tarafından kabul gördüğünü göstermek istiyor. Bu oturum Donald Trump’ın da Yüzyılın Anlaşmasını hayata geçirmesi ve bu projenin finansmanını sağlaması için bu gerici zengin Arap ülkelerini ciddi şekilde hesaba kattığını gösteriyor. Zaten Amerika başkanı işbaşına geldiğinden beri zengin Arap ülkelerine maddi ve araçsal bakımdan yaklaşmaktadır.
Bir başka nokta ise daha önce Filistin’e ekonomik yardımlarını ve UNROWA gibi kurumlara mali desteğini kesen Amerika’nın şimdi de Filistin için yatırımcı bulmaya soyunmasıdır. Gerçekte Trump hükümeti Arap ülkelerinin ekonomik desteklerini Amerika’nın daha önce Filistin’e yaptığı yardımların alternatifi olarak gösterip pratikte de Filistinlilere işe yaramayacak derecede düşük bir mali destek yapılmasını sağlamak istiyor.
Manama Ekonomik Konferansının düzenlenmesinden güdülen bir başka önemli hedef de Arap ülkeleri ve Siyonist İsrail ilişkilerinin normalleştirilmesidir. Bu hedefin göstergelerinden biri de İsrail gazetelerinin birinde Siyonist Rejim İsrail Maliye Bakanı Moşe Kahlon başkanlığındaki bir heyetin de bu konferansa davet edildiği haberidir.
Siyonist Rejim Dışişleri Bakanı Yisrael Katz ise 16 Haziran Jerusalem Post Gazetesine verdiği mülakatta şöyle bir açıklamada bulundu: “İsrail Manama konferansına katılacaktır. Bunun için tüm koordinasyonlar yapılmış ve önlemler de alınmıştır.”
Böylece Manama Ekonomik Oturumu, kimi Arap ülkelerinin Yüzyılın Anlaşmasını kabul ettiği anlamına gelmesinin yanı sıra Telaviv ve kimi Arap ülkeleri ile ilişkilerinin normalleştirilmesine de hizmet edecektir. Zaten Amerika devletinin özellikle de Trump hükümeti dönemindeki en önemli hedeflerinden biri de İsrail ve Araplar arsındaki ilişkilerin normalleştirilmesi idi. Bunun için uzlaşma süreci bile aleni bir şekilde başlatıldı. Bu hedefin hayata geçirilmesi için geçen Şubat’ta Polonya başkenti Varşova’da ve daha önce de başka noktalarda oturumlar düzenlenmiştir. Bu kez ise Manama Ekonomik Konferansında aynı hedefler masaya yatırılmak isteniyor.
Yüzyılın Anlaşması projesinin hayata geçirilmesi ve İsrail ile Arapların ilişkilerinin normalleştirilmesi Manama Ekonomi Oturumunun en önemli hedeflerinden olmasına rağmen ancak bu oturum da son 30 yılda düzenlenen oturumların çoğu gibi İran karşıtı hedefler doğrultusunda da gerçekleşmektedir.
Lübnan El Bena gazetesinde bu hususta şöyle bir yazı yer almaktadır: “Manama’daki konferansın hedefi Filistin meselesinin bitirilmesi ve İran ile sürekli bir düşmanlık oluşturulması temellerine dayanan İsrail-Arap koalisyonunun oluşturulmasıdır.
Bir Yorum