KaynaklarMakaleler

Kimin Arkasından Konuşmadılar Ki?

Hüccetülİslam Nasir Refii: Belki de şimdiye kadar duymadığınız bir hadisi sizinle paylaşmak istiyorum:

İmam Sadık (a.s) buyurmuştur ki: İnsanların arkanızdan konuşmayacağına dair bir beklenti içine girmeyin. Şimdiye kadar hiç kimse insanların rızasını tamamen elde edememiştir…

//Vaktiyle Hz. Musa (a.s) Allah’a dua etmiş, “Rabbim, öyle bir şey yap ki kimse arkamdan konuşmasın!” demiş, Allah da ona şöyle buyurmuştu: Ey Musa! Bu işi kendim için bile yapmadım, senin için mi yapacağım?

Gerçekten de öyle değil mi? İnsanlar Allah hakkında bile kötü kötü konuşmuyorlar mı?

Hz. İbrahim de Allah’tan böyle bir istekte bulunmuştu. Kısmen öyle bir şey oldu. Bugün Hıristiyanlar da, Yahudiler de ve biz Müslümanlar da ondan saygıyla söz ediyoruz. Ama yine arkasından konuşanlar olmuştu. Nitekim İbrahim Peygamber de (a.s) şöyle demişti: “Gelecekler arasında beni doğrulukla anılanlardan kıl.” (Şuara, 83)//

İmam Sadık (a.s) şöyle devam ediyor: …Ve insanların dilini kontrol altına alamazsınız.

//Vergisi yok ki konuşur konuşmaz gelip ceza kessinler. Dükkânınızın önüne küçük bir tabela asarsanız, ertesi gün bir de bakarsınız ki belediyeden birileri gelip size ceza kesmişler. Ne var ki dilin vergisi yok.//

Bakınız, çok ilginç bir cümle… İmam (a.s) şöyle devam ediyor: İnsanların dilinden nasıl güvende olabilirsiniz ki? Allah’ın peygamberleri dahi bundan güvende değilken siz güvende olamazsınız.

İmam (a.s) buna 7 tarihî örnek veriyor:

1-Yusuf Peygamber’e zina isnat etmediler mi? //(Nitekim “Niyetlenmişti, ama Allah buna mani oldu” şeklinde ileri geri konuşanlar olmamış mıydı?)//

2-“Eyüp Peygamber nasıl büyük bir günah işlemiş de Allah ona bu kadar bela vermiş?” dememişler miydi? //(“Kesinlikle bu çektikleri, günahlarının kefaretidir” diyorlardı)

Nitekim Yezid de Kerbela hadisesinden sonra İmam Zeynelabidin ve Hz. Zeynep’e hitaben aynını söylemişti: Kesinlikle siz büyük bir günah işlemişsiniz ki Allah da size Kerbela Hadisesini reva görmüş!” diyordu. O zamanlar hayatta olup Yezid gibi birinden Kuran’ın bu şekilde tefsir edildiğini duymak ne kötü bir işkence değil mi? Yezid ve Kuran tefsiri!…//

3-Hz. Davud hakkında “Bir kuşun peşinden giderken gözü komşusunun çıplak karısına ilişti de ona aşık oldu” demediler mi?

4-Hz. Musa hakkında “O kısırdır, çocuğu olamaz” demediler mi?

5-Bütün peygamberler hakkında “Hepsi sihirbazdır!” dememişler miydi?

6-İmran kızı Meryem (s.a) hakkında, (hâşâ) “Onun çocuğu, (Allah’ın bir mucizesi değil de) falan marangozdandır!” dememişler miydi?

7-Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.a) hakkında da “O, (büyük) bir şairdir” dememişler miydi?

Söz buraya gelmişken size konuyla ilgili güzel bir öykü anlatayım…

Duymuşsunuzdur, Hz. Lokman’ın bir merkebi vardı. Artık eşek mi dersiniz, katır mı dersiniz… Allah bilir… Oğluyla birlikte bu merkebe binmiş, bir yere gidiyorlardı. Yolda biri onları bu halde görünce arkalarından seslendi:

-Sizde hiç insaf yok mu? İki kişi bir merkebe binmişsiniz! Şu zavallı hayvandan ne istiyorsunuz?

Bunun üzerine ikisi de merkepten inip yaya olarak yürümeye başladılar. Hayvan da boş boş arkalarından geliyordu. Bu kez de bir başkası onları bu halde görünce kahkahayla karışık:

-Yahu ne cahil adamlarsınız, dedi; yanınızda merkep olduğu halde yaya yürüyorsunuz!

Bunun üzerine Hz. Lokman merkebe bindi, oğlu da merkebin yularından tutup yürümeye başladı. Derken biri onları bu halde görünce öfkeyle karışık Hz. Lokman’a:

-Sen ne biçim adamsın, dedi; boyundan posundan utanmıyor musun? Koca adamsın, şu çocuğun ne suçu var? İnsan bacak kadar çocuğu bu sıcakta yerde yürütür mü?

Hz. Lokman, bunun üzerine derhal merkepten inip oğlunu bindirdi. Birkaç adım ilerlemişlerdi ki bu kez de bir başkası karşılarına çıkıp çocuğa kızmaya başladı:

-Ne kadar da düşüncesiz bir çocuksun! Kendin merkebe biniyorsun, ama yaşlı babanı hiç düşünmüyorsun!

//Görüyorsunuz değil mi? Bu baba-oğul, mantıksal açıdan nasıl yol gidebilirlerdi sizce? Muhakkak bu dört yoldan birini izlemeleri gerekirdi. Ama sizin de gördüğünüz gibi dördüne de laf ettiler.

Biz hocalara da bazen böyle laf ediyorlar. Arabaya binersek “Bak bak! Parayı nerden bulmuş acaba?” diyorlar. Arabamız yoksa ve yaya yürüyorsak “Adamlara bak! Aklı sıra tevazu yapıyorlar! Gören de onu züht ehli sanacak!” diyorlar.

Üstat Kıraati derdi: Cuma namazına gittiğimizde öne oturunca bir şeyler söylüyorlar. Ortalarda oturuyoruz, yine konuşuyorlar. Arkaya oturuyoruz, ona da laf ediyorlar.

Dikkat ediniz!
Siz doğru olanı yaptıktan sonra içiniz rahat olsun. Önemli olan “doğru olanı” yapmaktır. İnsanların arkanızdan konuşması her daim olmuş ve olacaktır. O halde “Kimse arkamdan konuşmasın!” diye yersiz bir beklenti içinde olmayın…//

https://irangercekleri.com/kazik-atmaya-kalkisma-ustat-seyyid-huseyin-hasimi-nejadin-sohbetlerinden/

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

Başa dön tuşu