İran Gerçekleri

ABD’nin Tabes Yenilgisi

25 Nisan günü Amerika’nın İran’da bulunan Tabes çölündeki askeri yenilgisinin yıldönümüdür. Amerika, bu saldırgan girişiminde en feci şekilde aşağılayıcı bir yenilgi aldı.

Tabes askeri harekatı aslında Amerika’nın Tahran’daki casuslarını kurtarma planının bir parçası idi. Bu casuslar Amerika’nın İran büyükelçiliği çalışanları ve diplomatları kisvesinde faaliyetlerine devam ederek yeni kurulan İran İslam Cumhuriyeti düzenini devirmeye yönelik planlar yapıp casusluk ediyorlardı.

Amerika büyükelçiliğinde yürütülen casusluk faaliyetlerinin mahiyet, İmam Humeyni çizgisinde olan öğrencilerin devrimci hareketi sonucunda 4 Kasım 1979’da belgeler ve kanıtların bulunması ile gün yüzüne çıktı.

Amerika bu büyük skandalın boyutlarını kontrol etmek için İran İslam Cumhuriyeti’ne karşı askeri bir girişim tasarlayarak Tahran’daki casusluk yuvasının ifşa olmasının yan etkilerini azaltmak istedi. Ancak Amerika bu girişimde de başarısız oldu.

Amerikan komandoları bu operasyonlarını en iyi şekilde yerine getirmek için, uzun bir zaman öncesinden Amerika’nın Arizona bölgesine sevkedilmiş ve orada İran’ın Tabes çölünün koşullarının simülasyonu oluşturulmaya çalışılarak gerekli eğitimleri görmüştü. Amerikalılar bu operasyon için 132 kişiden oluşan Delta Force adlı özel grubunu, İran’a saldırı gerçekleştirip, büyükelçilik yani casusluk yuvasında yakalanan rehinelerin kurtarılması için oluşturdu.

Amerikalıların İran’daki rehinelerini kurtarmak için giriştiği bu operasyon ” Kartal Pençesi” olarak adlandırılmıştı.

24 Nisan 1980’de 6 uçak ve 8 Amerikan helikopteri Tahran’da yakalanan 53 casusu kurtarmak amacı ile İran hava sahasına girdi. Bu operasyonun hayata geçirilmesi sırasında Amerikan helikopterlerinin biri İran’ın Güneyinde bulunan Kerman eyaletindeki Raver şehrinin yakınlarında teknik arıza yüzünden zorunlu iniş yaparak taşıdığı özel kuvvetleri başka bir helikoptere bindirdi. Ancak bu helikopter de teknik arıza yaşayıp Amerika’nın bölgedeki uçak gemilerine intikal ettirildi.

Operasyon kurmayı ile gerçekleştirilen temaslar sonucunda Amerikan dönem Başkanı Jimmy Carter operasyonun iptal edilmesini ve özel kuvvetlerin geri dönmesi talimatını verdi. Ama uçaklar ve helikopterlerin kalkmak istediği sırada kum fırtınası çıktı ve bir C-130 uçağı ve bir de CH-53 helikopteri çarpışarak yanmaya başladı. Bu olayda 8 Amerikan askeri çıkan yangın ve patlama sonucu ölüp 4 helikopter de kalkamaz duruma düştü. Geri kalan özel kuvvetler ise uçaklar ile Nimitz uçak gemisine taşındı. Böylece Amerika’nın yeltendiği bu askeri operasyon tam başarısızlık ve yenilgiye uğradı.

Amerika’nın dönem Savunma Bakanı Harold Brown ise daha sonra bu başarısız operasyon hususunda şöyle bir açıklamada bulundu:” 8 Amerikan askeri gücü, başarısız Tabes operasyonunda hayatlarını kaybetti. Tahran’daki rehineler ise Ronald Reagan’nın Ocak 1981’de Amerika başkanı seçilmesinde serbest bırakıldı.”

İşte Kartalın Pençesi, İran’ın Tabes çölünde çıkan kum fırtınasında kaybolup gitti. Amerika için ise rezaletten başka bir sonucu olmadı.

Aslında Tabes olayı Amerika’nın saldırganlığını ve tecavüzünü bir kez daha gözler önüne serdi. Ancak yine de bu girişim Amerika’nın son tecavüzü ve saldırgan tavrı değildi.

Amerika’nın casuslarını kurtarmaya yönelik askeri müdahalesi, esasında Amerika’nın İran’da İslam İnkılabının zaferinin ardından müdahaleci tutumunu daha açık bir şekilde gözler önüne serdi.

İşte Amerika’nın Tabes olayının ardından son 40 yıldaki karnesi de bu açıdan ele alınması gerekir.

Gerçekte Amerika’nın Pehlevi rejiminin devrilmesinden sonra İslam İnkılabı zaferinin ardından İran’ın stratejik konumu ve zengin petrol kaynaklarına olan sutlasını kaybetmesinin yanı sıra Siyonist Rejim İsrail’in yanında yer alan Amerika’nın çıkarlarını koruyan üssün kaybedilmesi ile Amerika derin şekilde kaygı duymaya başladı.

Bu yüzden İslam İnkılabı zaferinden sonra da doğal olarak Amerika da eski dönemleri yaşatmak ve İran’a tekrar sulta kurmak hayali ile her türlü girişimde bulundu.

İran’da geniş çaplı casusluk faaliyetleri yürütmek, Tabes askeri operasyonu ve müdahalesi, Peçe adı ile bilinen darbenin tasarlanması ve Saddam’ı İran’a karşı başlattığı savaşta desteklemesi bu girişimlerin sadece bir parçasıdır.

Amerika’nın Tabes olayı sonrası tavrı ise Beyaz Saray’ın geçmişteki rezaletler ve skandallardan gerekli dersleri almadığını gösterdi.

Gerçekte Amerika’nın İran aleyhindeki husumeti hiçbir zaman kesilmedi. Amerika kum fırtınasında feci bir yenilgi alsa da hala İran milletini dize getirmek hayallerine dalarak bu yenilgiden dolayı İslam İnkılabına karşı derin bir kin beslemektedir. Günümüzde ise Beyaz Saray’ın İslam Cumhuriyeti’ne karşı kini ve husumeti yeni evreye girmiştir.

Amerikan devlet adamları 40 yıl bahaneler uydurmaların sonunda esasında İslam Cumhuriyeti düzeninin aslı ve hüviyeti ile sorun yaşadığını dillendirerek hedeflerine ermek için halk ve devrimci kurumların asaleti ve hüviyetini yersiz ve boş ithamlar ile zedelemek istiyor. Amerikan devlet adamlarının bu tavrı, İran’a karşı hasmane tutumlarının devam ettiği anlamına gelmesinin yanı sıra bu düşmanlığın yeni döneme ayak bastığını da göstermektedir. Amerika’nın afaki hayali tekrar İran milletine musallat olmaktır.

İslam İnkılabı Lideri Ayetullah Hamanei iki sene önce ülke yetkilileri ile görüşmesinde bu gerçeği şu şekilde anlatmaya çalıştı:” Bizim Amerika ile olan sorunlarımızın çoğu esasında çözümlenemezdir. Bunun sebebi de Amerika’nın bizim ile- yani İslam Cumhuriyeti ile- sorun yaşamasıdır. Ne nükleer enerji ne de insan hakları asıl sorundur. Amerika’nın sorunu İslam Cumhuriyeti’dir.”

İslam İnkılabı Lideri Amerika’nın İran’a karşı sergilediği husumeti değerlendirmesinin bir başka bölümünde şöyle bir ifadeye yer vermektedir:” Tecavüzkar güçlerin milletleri ve hükümetleri korkutmak ve onları kendi gayrı meşru çıkarlarını sağlamaya zorlamasının entrikalarından biri de abartmak ve tehdit etmektir.”

İslam İnkılabı Rehberi Ayetullah Hamanei sözlerine açıklık getirerek şöyle dediler:” İran milleti ve İslam Cumhuriyeti, güçlerden korkması ve onlar karşısında geri çekilmesi söz konusu olsaydı şimdi artık İran ve İranlı’dan hiçbir eser ve emare kalmazdı.”

Tüm bunlara rağmen Amerika’nın İran’a musallat olma hayalleri hala devam etmektedir. Amerika’nın asıl isteği İran’ın Amerikan devlet adamlarının zorbalıkları karşısında boyun eğmesi ve teslim olmasıdır. Ancak İran milletinin Amerika’nın bu küstahlıklarına karşı cevabı açık ve nettir. Amerika’dan dostluk ve barışçıl tavır sergilemesi hiçbir zaman beklenemez. Amerika’nın İran karşıtı siyasetleri, bu hasmane tavrın karşısında gerekli önlemlerin alınması gerçeğini ve zaruretini bir kez daha gözler önüne sermektedir.

https://irangercekleri.com/meshedde-islam-dunyasi-ogrenci-seferberlik-ussu-acildi/

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

Başa dön tuşu