İran Gerçekleri

İran İslam Cumhuriyeti Nizamını Devirmek; ABD’nin Bozguna Uğrayan Kuruntusu –2

İran milleti İslam inkılabı zafere kavuştuğu günden bu yana sürekli düşmanların tüm fitnelerine ve kumpaslarına karşı direnmiş ve düşmanların nüfuzuna kapalı olduğunu ispat etmiştir.



İran milletinin hş. 9 Dey 1388’e denk gelen 30 Aralık 2009 gününde kendiliğinden ve hiç bir organizasyon yapılmaksızın gerçekleştirdiği milyonluk yürüyüşü de bu direniş cinsinden bir hareketti.

Büyük İran milleti 9 Dey 1388 günü düzenlediği büyük ve muazzam yürüyüşünde toplumda normlara aykırı davranan aldatılmışlar ve fitnecilerden beraatlerini ilan ederek fitnenin ateşini yakanlara en ezici biçimde cevap verdiler ve bu özel günü duyarlı katılımları ile birlikte o hassas şartlarda unutulmaz bir hamasete dönüştürdüler.

Hş. 1388 yılında onuncu dönem cumhurbaşkanlığı seçimlerinden sonra başlatılan fitnelerin zinciri, İslamî nizamı devirme varsayımı veya daha doğrusu kuruntusu temelinde inşa edilmişti. Gerçekte bu fitne projesinde İran milletinin İslam inkılabı ile elde ettiği en önemli kazanımları yani İran İslam Cumhuriyeti nizamı Amerika elebaşılığındaki fitne akımının hedef tahtasına oturtulmuştu.

Siyasal bilimler uzmanı Seyyid Abdullah Mütevellian bu konuda şöyle diyor: İran İslam Cumhuriyeti nizamını yumuşak savaş yöntemi ile devirmenin mazisi, büyük şeytan Amerika ve başta Avrupalı müttefikleri olmak üzere bölgedeki müttefiklerinin işbirliği ile ta dayatılan savaş yıllarından sonraki yıllara dayanır.

Mütevellian’a göre İran milletinin savaş, suikastler, iktisadi yaptırımlar ve benzeri kumpaslara karşı direnişi ve nüfuza geçit vermemesi büyük şeytan Amerika’yı İslamî nizamı devirme yönteminde değişikliğe gitmeye yöneltti. Buna göre Amerika’da düşünce merkezleri İslamî nizamı devirmek için yumuşak savaş yöntemleri üzerinde odaklanmaya başladı.

Siyasal bilimler uzmanı Seyyid Abdullah Mütevellian yumuşak savaş yöntemi hakkında da şöyle diyor: Patrick Klavson, Fransis Fukoyama, Kent Timerman ve Samuel Huntington’dan oluşan uzman bir ekibin araştırmalarının sonuçları ve ayrıca bu sonuçların araştırma ve düşünce merkezlerinde etüt edilmesinden doğan sonuçların göz önünde bulundurulması, Amerika devletinde İslamî nizamı yumuşak savaş üzerinden yıkma doğrultusunda yeni bir doktrinin geliştirilmesine yol açtı.

Amerika’nın geliştirdiği bu proje, İslamî nizamın tüm siyasi, güvenlik, askeri, iktisadi, sosyal ve kültürel alanlarına nüfuz ederek bu alanları sabote etme temeline dayanıyor. Bu projeyi hazırlayanlara göre bir ülkede siyasi rejim, ancak o ülkenin dört temel erkanı olan siyasi, iktisadi, kültürel ve sosyal düzenleri hep birlikte çökertildiği zaman çökertilebilir.

Buna göre de başta İran İslam Cumhuriyeti olmak üzere çeşitli ülkelerde rejimleri devirme fitneleri Amerika ve İngiltere’nin casusluk örgütlerinin yönlendirmeleri ve içerideki işbirlikçilerinin işbirliği ile nizamın bu temel erkanları hedef alınarak yürürlüğe giriyor.

Son yıllarda ve hatta onyıllarda Amerika’nın dış politika alanında tavırları, tutumları ve eğilimleri gözden geçirildiğinde, Amerikalı devlet adamlarının en temel amacı İslam inkılabının içine nüfuz etmek ve İran İslam Cumhuriyeti nizamının güvenlik alanına girmekten ibaret olduğu anlaşılır. Nitekim Amerika’nın hş. 1388 cumhurbaşkanlığı seçimlerinden sonra fitne olayları sırasında uygulamaları ve izlediği tutumu da bu çerçevede ele almak gerekir.

Öte yandan bazı teorisyenler bu hareketten bileşik savaş şeklinde söz etmiştir. Amerika bileşik savaşlarda bir yandan medya ve propaganda organlarını ve öbür yandan geniş siyasi ve iktisadi ağlarını kullanarak hedef ülkelere karşı planladığı bileşik savaşı yapılandırarak uyguluyor. Son yıllarda bazı Avrupa ülkelerinde gerçekleştirilen kadife devrimler ve Ortadoğu ülkelerine dayatılan krizler Amerika’nın bileşik savaşlarının birer örnekleridir. Amerika bu olaylarda yumuşuk güç kullanarak hedef ülkelerin siyasi rejimlerini değiştirmek veya devirmek veya yeniden düzenlemek peşinde olmuştur.

Gazeteci yazar Andrew Korybko “bileşik savaşlar; rejimi değiştirmeye yönelik dolaylı esnek eğilim” adlı kitabında İran İslam Cumhuriyeti’nde hş. 1388 cumhurbaşkanlığı seçimlerine işaret ederek şöyle yazıyor:

Amerika Irak’da yaşadığı facia boyutunda savaş ve bu ülkeyi 2003 yılından itibaren işgal deneyiminin ardından bileşik savaşa olan bağımlılığını arttırmaya başladı, zira Irak savaşından unutulmaz bir ders almıştı, şöyle ki bu tür savaşları bölgesel hemfikir müttefiklerine devretmek çok önemlidir. Bir başka ifade ile, Amerika büyük ölçekte konvansiyonel savaştan uzak durmaya ve vekalet savaşlarına yönelmeye karar verdi. Bu savaşlar öz itibarı ile asimetrik ve “iç/medeni” savaşlardır ve hedef askeri – güvenlik servisleri genellikle bu savaşlarla yüzleşmeye hazır değildir.

Bileşik savaşları organize edenler hedef ülkelerde dini, etnik, tarihî, sosyoekonomik gibi farklılıkların yanı sıra coğrafya temelinde hakimiyet ihtilaflarını kullanarak siyasi puanlar elde etmeye çalışır. Bileşik savaşlar dolaylı savaşlardır, dolaysıyla konvansiyonel savaşlara nazaran saldırgan devletin daha az kaynak harcaması gerekir. Öte yandan hedef ülkenin askeri ve güvenlik savunmasını şaşırtıcı özellikleri ve asimetrik oluşu yüzünden bileşik savaşlar, bu savaşları tasarlayanların siyasi hedeflerine ulaşma şansını arttırıyor.

Amerika devleti bu doğrultuda geniş çaplı ağır yaptırımlar ve ekonomiyi tahribata uğratan başka türlü faaliyetlerle İran İslam Cumhuriyeti nizamını zayıflatmaya çalışmıştır. Amerika bu tür iktisadi operasyonlarına paralel olarak bir de sosyal alanda halkı isyana teşvik etme planını da uyguluyor.

Bu gerçekleri doğrulayan ABD dışişleri eski Bakanı Hillary Clinton CNN kanalına verdiği mülakatta hş. 1388 fitne hareketini Yeşil devrim niteleyerek şu itirafta bulundu: ABD İran’da Yeşil devrimde önemli rol ifa etmiştir.

İran’da çıkarılan huzursuzluklardan bir kaç hafta sonra da Amerika hazine Bakanı eski yardımcısı Powel Roberts de Amerika’nın Foriegn Policy dergisine verdiği özel mülakatta beyaz sarayın İran’da cumhurbaşkanlığı seçimlerinden sonra başlatılan fitnede ve isyan hareketini yönetmekte rol ifa ettiğini ve seçimleri kaybeden adayların hamilerine mali yardımda bulunduğunu itiraf etti.

Aslında tüm bu kanıtlar Amerika devletinin İran İslam Cumhuriyeti içine nüfuz edebilmek için her fırsattan yararlanmaya çalıştığını gösteriyor. İslam İnkılabı Lideri Ayetullah Hamanei’nin sürekli başta ABD olmak üzere düşmanların nüfuzu karşısında tam uyanık olmak ve bilinçli hareket etmek üzerine vurguları da bu açıdan önemlidir, zira düşman yılmadan İslam inkılabı ve İslamî nizamın içine nüfuz etme ve böylece nihai amacı olan nizamı devirme hedefine ulaşmaya çalışmaktadır. Ancak İran milleti İslam inkılabı zafere kavuştuğu günden bu yana sürekli düşmanların tüm fitnelerine ve kumpaslarına karşı direnmiş ve sergilediği basireti ile düşmanların nüfuzuna kapalı olduğunu ispat etmiştir.

İslam İnkılabı Lideri Ayetullah Hamanei İran milletinin akılcı direnişi hakkında şöyle buyuruyor: İran milletinin yenilmezliğinin örneklerini son kırk yılda tüm komplolara karşı direnmesinde ve kutsal savunma yıllarında vatanı savunmasında görmek mümkün, nitekim İran milleti düşmanların türlü kumpasları ve fitnelerine karşı asla yılmamış ve geri adım atmamıştır.

Bu açıdan bakıldığında 9 Dey 1388 hamaseti ve İran milletinin büyük yürüyüşü de İran İslam Cumhuriyeti nizamının iç kapasitelerinin ürünüdür ve düşmanların fitnesini bozguna uğratarak düşmanları hüsrana sürüklemiştir.

https://irangercekleri.com/iran-ordusundan-30-aralik-2009un-yildonumu-munasebetiyle-bildiri/

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

Başa dön tuşu