Filistin

Manama Ekonomi Konferansının Amaçları-2

Bahreyn başkenti Manama 25 ve 26 Haziran tarihlerinde Amerikan projesi Yüzyılın Anlaşmasının uygulamasındaki ilk aşama sayılan ekonomi konferansa ev sahipliği yapacaktır.

Bu hususta önemli olan mesele ise Yüzyılın Anlaşması için zemin hazırlayan bu ekonomi konferansının hangi sebeplerden dolayı Bahreyn’de düzenleneceğidir. Bahreyn Siyonist İsrail ile resmi diplomatik ilişkileri bulunmayan bir ülkedir. Halbuki Mısır ve Ürdün gibi ülkeler İsrail ile resmi ilişkileri vardır. Umman gibi Arap bir ülke ise Ekim 2018’de Siyonist İsrail başbakanı Binyamin Netanyahu’yu ağırlamış bir ülkedir.

Aslında Bahreyn’i yöneten Al-i Halife ülke içindeki halk protestolarına hedef olduğu bir sırada bu ekonomik konferansı düzenlemeyi kabul etmiştir. Öyle bir oturum ki tamamen Siyonist İsrail çıkarları doğrultusunda olup İslam dünyasında ciddi itirazlara yol açmıştır. Böyle bir durumda Bahreyn nasıl olur da bu konferansın ev sahipliği için seçilir?

İlk önemli nokta Bahreyn’in Al Suud siyasetlerinin kurbanı olmasıdır. Gerçekte Suudi Arabistan ve Veliahdi Muhammed bin Selman Yüzyılın Anlaşmasını en çok destekleyen bölgesel unsurlardır. Buna rağmen Filistin meselesi İslam alemi açısından o kadar değerli ki Arap liderlerinin meşruluğu veya meşruiyetsizliğine neden olabilir. Bu durum İslam alemi ve de genel olarak Sünni Müslümanların liderliğine soyunan Suudi Arabistan rejimi için de geçerli sayılıp hatta başka İslami ülkelere göre daha belirgin bir hal almaktadır. Ancak Suudi Arabistan’da Kral Selman ve oğlu işbaşına geldiğinden beri dış siyaseti büyük bir değişime uğrayarak İsrail ile ilişkilerin alenileştirilmesi ve normalleştirilmesi yönünde olmuştur. Gerçekte Bahreyn’in de bu konferansın ev sahipliğine seçilmesi tamamen hedefli bir şekilde gerçekleşmiştir. Çünkü Suudi Arabistan doğrudan ve aleni bir şekilde kendini karıştırmak istemediği hususlarda Bahreyn’i öne çıkarmak istiyor. Suudi Arabistan Bahreyn’e uydu bir ülke olarak bakmaktadır. Al-i Suud Al-i Halife’yi Bahreyn iç karışıklıkları sürecinde destekleyerek Al-i Halife’yi kendi siyasetlerinin kulu kölesine dönüştürdü. Gerçekte Yüzyılın Anlaşmasının ilk aşaması sayılan bu ekonomik konferansın ev sahipliğini dolaylı bir şekilde Suudi Arabistan’ın yaptığını söyleyebiliriz.

Bahreyn’in bu hain ekonomik konferansının düzenlenmesi için seçilmesinin ikinci önemli noktası Manama ve Washington ilişkileriyle alakalıdır. Bahreyn Amerika’nın 5’inci filo birliklerine ev sahipliği yapıp Washington ile yakından ilişkilerini yürütmektedir. Böylece Amerika da Al-i Halife Rejiminin en önemli destekçilerinden olup bu destek karşılığında Manama’nın Washington’un siyasetlerine körü körüne uymasını bekliyor. Gerçekte Manama ekonomi konferansı gibi kimi etkinliklerin kararı Washington’da alınmış ancak uygulanması için Al-i Halife’ye talimat verilmiştir.

Bu evsahipliğindeki bir başka önemli nokta da Al-i Halife’nin yönetimde kalmak için Washington’a umut bağlamasıdır. Son 9 yılda Al-i Halife hep geniş çaplı halk itirazları ile karşı karşıya kalmış ve bu süreç içerisinde de fahiş insan hakları ihlalleri yapmıştır. Amerika hükümeti ise bu cinayetler ve ihlaller karşısında susarak Al-i Halife’yi desteklemeye devam etmiştir. Zaten Amerika ve Al Suud’un Al Halife’ye olan destekleri olmasaydı kuşkusuz Bahreyn halkının bu hanedan aleyhindeki ayaklanması ve uyanışı da şimdiye dek sonuç vermişti. Böylece Al-i Halife de devrilmesi kesin olacaktı.

Buna esasen Bahreyn veliahdı Selman bin Hamed Al-i Halife son zamanda Bahreyn ve Amerika arasındaki ilişkilerin ister askeri ister savunma ve tüm alanlardaki derinliğine değinerek şöyle demişti: “Bahreyn bölgenin güvenliğinin savunulması ve terörizm ve radikalizm ile mücadelede ortaklarının yanında yer almaya devam edip ortaklarının yanında tarihi stratejik çerçevesindeki taahhütlerini devam ettirecektir.”

Bahreyn’in Yüzyılın Anlaşmasının Ekonomik Konferansına ev sahipliği yapması aslında Al Halife’nin de bu sinsi Amerikan projesini desteklediğini ve hayata geçirilmesi için faaliyetlerde bulunacağını göstermektedir.

Amerika ve Arap ortakları, şimdiye kadar memnuniyetle karşılanmayan bu konferansın düzenlenmesine vurgu yapmaktadırlar. Bu doğrultuda Birleşmiş Milletler Teşkilatı ve Rusya açıkça bu konferansa katılmayacaklarını bildirdiler. Avrupalı ülkelerin ise bu konudaki tutumu hala açıklanmış değildir. Ancak görünen o ki Avrupalı güçler de bu konferansa katılmayacaktır. Arap ülkeleri arasından ise şimdiye de sadece Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve ev sahibi Bahreyn’in bu konferansa katılacakları kesinleşmiştir. Geri kalan Arap ülkeleri ise bu konu hakkındaki tutumlarını açıklamamışlar. Ancak şimdiye dek Lübnan, Tunus, Kuveyt ve Katar’ın bu oturuma katılmayacağı kesinleşmiştir. Bunun yanı sıra Fas, Mısır ve Ürdün gibi Arap ülkelerin durumu hala belli değildir. Filistin devleti ve Filistinli gruplar ise kesin bir şekilde bu konferansa karşı çıktıklarını bildirmiş ve Arap ülkelerinden bu konferansa katılmamalarını istemiştir.

Filistin İslami Direniş Hareketi-HAMAS Bahreyn ekonomi oturumu dolayısı ile yayımladığı bildiride bu girişimin Filistinlilerin haklarını daha fazla ayaklar altına alacağını açıkladı. Bu bildiride şöyle bir açıklamaya yer verildi: “Bahreyn gibi Arap bir ülkenin topraklarında böyle ekonomik bir oturumun düzenlenmesi Amerika’yı Filistinlilerinin haklarını daha fazla çiğnemesine teşvik edecektir.”

Filistin Özerk Teşkilatı Dışişleri Bakanı Riyad El Maleki de bu hususta şöyle bir açıklamada bulundu:” Doğu Kudüs’ün Filistin başkenti olmadığı bir projeyi kabul eden Filistinli’yi bulamazsınız . Amerikalılar ekonomik konularla Filistinlileri isteklendiremez. Filistinliler Kudüs ve Filistin ülkesi ülküsünden vaz geçeceğini sananlar büyük bir yanılgı içerisindeler.”

Manama ekonomik oturumunun olası sonuçları ile ilgili ise bu noktalara değinebiliriz: İlk olarak çoğu Arap ülkelerinin bu oturumu iyi karşılamaması yüzünden bu oturumun ertelenmesi ihtimalinin artmasıdır. Lübnan Siyasi Sosyoloji bölümü hocalarından ve bölge meseleleri uzmanı Tallal İtris bu hususta şöyle bir değerlendirmede bulunmaktadır: “Siyonist Rejim Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun kabine oluşturmaktaki başarısızlığı ve gelecek Eylül ayında seçimlerin tekrarlanması ile hali hazırda İsrail seçimleri gibi büyük bir belayla başı dertte. Netanyahu ise böyle bir durumda Yüzyılın Anlaşmasını düşünmekten ziyade seçim sonuçlarını merak etmektedir. Bir başka taraftan ise Filistinlilerin bu konferansa katılmamak istemesi ile bu konferans da sorgulanmaya başlanmıştır. Bu yüzden bu konferansın ertelenmesi fikri de güçlenmiştir. Buna ilaveten ertelenmesinin yanı sıra bu konferansın tamamen lağvedilmesi ihtimali de vardır.”

Bu konferansın ertelenmesi ve lağvedilmesi ise Yüzyılın Anlaşmasının hezimeti anlamına gelecektir.

Bir başka önemli nokta ise daha önce de sadece Amerika siyasetlerini körü körüne kabul eden ülkelerin katılmasının pratikte bu konferansı başarısız kılacağıdır. Çünkü bu düşük katılım, bölge ve dünya ülkelerinin Yüzyılın Anlaşmasını teyit etmediklerini ve hatta çoğunun bu sinsi plana karşı olduğunu göstermektedir.

Bir başka taraftan ise Manama Ekonomik Konferansı Filistinli grupların birleşmesine ve kenetlenmesine yol açmıştır. Çünkü hem Filistin Özerk Teşkilatı, Fetih Hareketi ve diğer Filistinli direniş grupları bu konferansa karşı ciddi şekilde tavırlarını sergilemişlerdir. Bu gruplar zaten Yüzyılın Anlaşmasını Filistin ülküsüne bir ihanet olduğunu düşünüyorlar.

Bu doğrultuda Fetih Hareketi resmî bir bildiri yayımlayarak taraftarlarından grev yapmak yerine Filistin topraklarının her köşesinde işgalci Siyonist güçleri ile mücadele etmelerini böylece ” Nedamet Çalıştayı” yani Manama konferansına karşı çıktıklarını açıkla göstermelerini istedi. Filistin Özerk Teşkilatı Başkanı Mahmut Abbas ise Fetih Hareketi’nden bir grup genç ile görüşmesinde Filistin’in satılık olmadığını söyledi.

HAMAS Hareketi, İslami Cihat Hareketi ve Filistin Halk Cephesi ise bu konferansa katılanların hain olduğunu bildirdiler. Bu gruplar Filistin halkına da sokaklara inip ne pahasına olursa olsun konferansın düzenleneceği günler işgalciler ile mücadele etmeleri çağrısında bulunmuşlardır.

Bahreyn’in bu konferansa ev sahipliği yapmasındaki bir başka önemli hususa ise Ray El Yevm gazetesi baş editörü ve Arap dünyasının tanınmış analisti Abdülbari Atwan değinmiştir. Ona göre Manama konferansı Filistin’de Üçüncü İntifada’ya yol açabilir. O bu hususta şöyle bir görüşe sahiptir: ” Filistinli gruplar ve partiler özellikle de Fetih ve HAMAS’ın ihtilafları bir kenara bırakıp konferansın düzenleneceği üç günlük süre için hazırlıklara başlaması Filistinlilerin artık kendi ayakları üzerine durmak istediğini onları kısıtlayan sınırlandırmalardan ve engellerden kurtulmak istediğini gösteriyor. Bu gruplar kenetlenip birleşerek Yüzyılın Anlaşmasına karşı olduklarını uygulamalı olarak anlatmak istiyorlar. Böyle Filistinliler, Filistin meselesini ekonomik avantajlarla takas yapmak isteyen İsrail, Amerika ve Arap ortaklarına bunun mümkün olmadığını göstermek istiyorlar.”

https://irangercekleri.com/zarif-dunya-parlamentolar-birligi-baskaniyla-gorustu/

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

Başa dön tuşu