KaynaklarMakaleler

Size Önemli Bir Haber Vereyim Mi?

Hüccetülislam Nasir Refii: Allah-u Teâlâ çok önemli bir şey olduğunda ve bir konuda haber vermek istediğinde ayetlerini soru kipinde gönderirdi. Necm suresinin bazı ayetleri böyledir. Bu ayetlerde Yüce Allah, 3 peygamberin döneminde sahifelerine ve kitaplarına işlenmiş bir meseleden söz eder. Üç ulul azm peygamberin insanlara aktardığı önemli bir meseleden…

Şöyle buyuruyor Yüce Allah: “Yoksa, Mûsâ’nın ve Allah’ın emirlerini bütünüyle yerine getiren İbrahim’in sahifelerindeki şu hakikatler kendisine haber verilmedi mi?” (Necm, 36-37)

1-Hz. Musa’nın sahifelerinde…
2-Hz. İbrahim’in sahifelerinde…
3-Okuduğunuz ayette de geçtiğine göre Peygamberimizin (s.a.a) getirdiği Kuran’da geçen bu önemli haber nedir?

Ayetlerin devamında şöyle buyrulur:
1-“Hiçbir günahkâr, başkasının günah yükünü yüklenmez.” (38)
2-“Ve gerçekten de insan, ancak çalıştığını elde eder.” (39)
3-“Ve şüphe yok ki çalıştığının karşılığı da ona gösterilir.” (40)

Bu üç önemli haberi bir tabelaya yazıp evinizin duvarına assanız yeridir. Bunlardan daha önemli ne tür bir haber olabilir?

Yere de inseniz, göğe de çıksanız, ancak kendi yaptıklarınızdan sorumlusunuz ve bugün ne yapıyorsanız yarın onun karşılığını göreceksiniz!

“İşlediğiniz bir suçu kimse üstlenemez” diyor ayet.

Adam kalkmış, “Git, yalan söyle; günahı varsa ben çekeceğim!” diyor. Neden yalan söyleyecekmişim? Sen Kuran’dan da mı ötesin? Kuran’ın aksini nasıl söyleyebilirsin? O, “öyle bir şey olmaz!” diyor.

“Al şu faizi, haramsa da günahı benim boynuma!” diyor bi de. “Yahu çekinme, ye… Günahı varsa da kıyamette ben üstlenirim” miş!!

Bak şu işe! Kıyamette sen onu bulabilecek misin ki? O gün baba evladından, evlat da babasından kaçacakken işin yoksa bir de suçunu üstlenecek bu bedbahtı ara! Asıl bedbaht kim, biliyor musunuz? Böylelerinin sözüne kanan kimseler!..

“Ye kardeşim, çekinme… Zaten zayıfsın, yemezsen halden düşer, hasta olursun; ben yedim, sen de ye! Kıyamette ‘Falani orucunu niye yedi?’ deseler, ben üstlenirim!”

Al, işte sana cevap: “Hiçbir günahkâr, başkasının günah yükünü yüklenmez!” (Necm, 38)

İsra Suresi 13. ayette de Yüce Allah şöyle buyuruyor: “Her insanın yaptığı işleri boynuna astık, kıyamet günü de apaçık yazılmış bir kitap olarak meydana çıkaracağız onları. Herkes ne yapmışsa, hepsini o kitapta yazılmış bulacak!”

Peygamberlere bile dil uzatıp “uğursuz” diyenler vardı. Bu insanlardan her dönem olmuştur. Günümüzde de varlar. Ortada peygamber olmasa da birbirlerine bunu söyleyen çok insan var.

Mesela bir düğün gününü size örnek vereyim. Nikah kıyılacağı, düğün dernek kurulacağı gün bir olay veya bir ölüm gerçekleşirse diğer taraf bunu bir tür uğursuzluk sayıp nikahı bozabiliyor.

Peygamberimizin oğlu vefat ettiği gün güneş tutulması olmuş, bazıları da bunu uğursuzluğa yormuşlardı. Oysa Peygamberimiz bunun hurafeden başka bir şey olmadığını daha o gün söylemişti. Güneş veya ay tutulmasının birer doğa olayı olduğunu ve bunun, oğlunun ölümüyle ilgisi olmadığını Peygamberimiz henüz ortada teknoloji yokken 14 asır öncesinden bildirmişti. “Güneşin tutulma vakti geldi, oğlumun da eceli… İkisi de aynı tarihe denk gelmişse ikisinden biri uğursuz anlamına gelmez!”

Düğün günü damat ölmüşse kızın ayağının uğursuz oluşuna yormak da bunun gibidir. Damadın eceli o gün idiyse bunda gelinin ne suçu var?

Halk arasında hurafeler öylesine çok ki bir türlü içinden çıkamıyoruz…

Eskiden “Peygamberlerin ayağı uğursuzdur” derlerdi. Çok nadir olmuştur; bir peygamber bir beldeye yerleşir, takdir-i ilahi o yıl da oraya kıtlık gelir… Bunlar takdir-i ilahidir, imtihandır, insanları birbirleriyle imtihan ediyor Allah… Yeryüzünde her an her şey gerçekleşebilir. Allah’ın ne takdir edeceğini kim bilebilir? Ama cahiller bereket kaynağı olan peygamberleri uğursuzlukla itham ediyorlardı, düşünebiliyor musunuz?

Adam bir taksiye biniyor. Birkaç metre gitmeden teker patlıyor. Şimdi bu zavallı adamın ne suçu olabilir? Arada ne tür bir irtibat var ki? Güzergâhta çivi varsa elbet batacak ve lastik elbet patlayacak…

Etrafta gördüğünüz olumsuzlukları birbirinizin boynuna atmayın. Her şey belli. Ortada suç yokken suçlu aramak hurafedir. Asıl suçlu ise o gün boynuna asılan dosyalarla rezil olacak kimsedir.

Zira İsra 13 tam da bunu bildiriyor: “Her insanın yaptığı işleri boynuna astık, kıyamet günü de apaçık yazılmış bir kitap olarak meydana çıkaracağız onları. Herkes ne yapmışsa, hepsini o kitapta yazılmış bulacak!”

İLGİLİ YAZI:
https://irangercekleri.com/olum-yeniden-dogus-ustat-seyyid-ibrahimiyanin-sohbetlerinden/

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

Başa dön tuşu