İmam Humeyni ve Kudüs Günü
Mübarek ramazan ayı her açıdan bilinçlenme, şuurlanma , düşüncelerin ihya olması ayıdır. Mümünlerin nasıl ki ibadet yönünden Ramazan ayında bilinçlenmesi ve bu bilinçle beraber haramlardan uzak durması ve takvaya bürünmesini gerekiyorsa , Müslümanları ilgilendiren toplumsal sorunların çözümü açısından da şuurlanması ve bilinçlenmesi de kaçınılmaz bir zorunluluktur.
Bu sebeplerden dolayi olsa gerek ki rahmetli İmam Humeyni (r.a) İslam devriminin gerçekleşmesinden kısa bir zaman sonra , Ramazan ayının maneviyatının doruğa ulaştığı , Ramazanın son haftasının Cuma gününü ‘Dünya Kudüs Günü’ ilan ederek tüm dünyanın dikkatlerini bu noktaya çekmiştir. Niçin Kudüs ve neden Kudüs günü bu kadar önemli? Kudüs’ü ve Kudüs gününü önemli kılan nedir?
Kudüs; Hz. Süleyman, Hz. Musa, Hz. Zekeriyya, Hz. Yakup, Hz. Yahya, Hz. İsa (a.s) gibi peygamberlerin yaşadığı bir kent. Her köşesinde ayrı bir peygamberin ayak izleri var. İlahi risaletle müjdelenen peygamberler bu şehirle anılarak bu şehre ayrı bir değer katmasından dolayı şehir, barış kenti olarak anılmış ve bilinmiştir.
Bu şehrin tarihte peygamberler açısından sahip olduğu özgün yerine, son peygamber Hz.Muhammed’in (saa) mücizevi miraca yükseldiği şehir olması sebebiyle de bu yer bir nevi kemalini tamamlamıştır.
Mescid’ul Aksa , Müslümanların ilk kıblesi, Mescid’ul Haram’dan sonra muvahhitlerin ikinci camii ve yer yüzünde Mescid’ul Haram ve Mescid’un Nebi’den sonra üçüncü mukaddes Haremi’dir. Kudüs, Allah’ın mukaddes arzıdır. Kudüs, Müslümanların, Mustaz’afların namusudur. Kudüs, bu ümmetin mekan olarak vahdet noktasıdır. Bu açılardan bakıldığı zaman Kudüs’ün önemi çok büyüktür.
İmam (r.a) bu büyük ilanla mazlum Filistin halkının tamamen imha edilmesi amacıyla müstekbir, sömürgeci Amerika ve gasıp ,gayri meşru İsrail’in 60 yıldan fazla bir zamandır gösterdikleri zülüm yolundaki çabalarını boşa çıkararak yenilgiye uğratmıştır. Eğer Siyonistler bu gün diyorlarsa ki, artık Nil’den Fırat’a kadar büyük siyonizm devleti projesi hayal olmuştur, bu hayalin yıkılmasının tohumları, İmam (r.a) tarafından bu ilanla atılmıştır.
Bu açıdan bakıldığı zaman “Dünya Kudüs Günü” Siyonistler karşısında mazlum, ezilen Filistin halkı için büyük bir manevi destek günüdür. Kudüs Günü zalimler ve Müstekbirler karşında kutlu direnişin ve İslam kardeşliğini sembolüdür.Dünya Kudüs Günü” adalete ve insani değerlere bağlı olan ve hakkı talep eden insanların tümünün vahdet ve birlik içinde oldukları değerli bir gündür. Dünya Kudüs günü aslında insaniyetin ölmediğini ; despotların, zalimlerin zulümlerine karşı insanlığın ortak itirazının haykırıldığı gündür.
“Dünya Kudüs Günü” İslam ümmetinin gücünün , azametinin ve İslami kardeşliğinin ve bilincinin tecelli ettiği gündür. Kudüs gününün amacını İslam İnkilabı Rehberi Ayetullah Hamanei şöyle izah etmektedir:”İmam Humeyni, bu günü “Dünya Kudüs Günü” olarak ilan etmekle Filistin meselesini insanların vicdanlarında canlı tuttu ve tüm feryatları siyonizme karşı organize etti.”
Yarım asırdan fazla bir süredir gasıp siyonist rejim hiçbir insani ve uluslararası kanun ve kural tanımadan mazlum Filistin halkına zulm ederek , evlerini barklarını başlarına yıkarak hasta, çocuk , yaşlı ve kadın demeden ve hiçbir sınır tanımadan zulmüne devam etmektedir. İsrail , emperyalist ülkelerin desteğinde bu zulümlerini ne yazık ki tüm dünya halklarının gözü önünde rahat bir şekilde sürdürmektedir.
Eğer dünyadaki bütün Müslümanlar Kudüs’ün önemini dikkate alarak aralarındaki basit bir takım ihtilafları bir tarafa bırakarak hep beraber Kudüs’e sahip çıksalar acaba Siyonistler bu kadar rahat zulümlerini sürdürebilirler mi? Bu kadar pervasızca davranabilirler mi?
İmam Humeyni(ra) böyle bir durumda Dünya Kudüs Gününü ilan ederek şu mesajı vermek istemiştir: Ey Müslümanlar! Aranızdaki düşünsel ve mezhep ihtilafları ve tali meseleleri bir kenara bırakarak, dayanışma içerisine girerek Siyonizme ve sömürüye karşı birlik olun. İslam aleminin ortak değerleri olan İslam, Peygamber, Kur’an ve Beytullah’ın savunması doğrultusunda ortak çaba içine girerek İslam düşmanlarının iğrenç, insanlık dışı amaçlarının ve hedeflerinin önüne geçin.
Ama bugün görmekteyiz ki, barış ve esenlik şehri olması gereken kutsal Kudüs de mazlumların kanı ve gözyaşları hüküm sürmektedir . Siyonistlerin zulmüne maruz kalan Filistin halkına sahip çıkarak bir an önce Beytül Mukaddesin gasıp Siyonist rejimin elinden kurtarılması bütün müslümanların insani ve İslami asli vazifelerindendir.
Filistin ve Kudüs özgürlüğün ve direnişin kırılma noktasıdır. Bu konuda İmam Humeyni bu konuda şöyle demektedir, ‘’ Şimdi Filistin ve Lübnan’da Müslüman kardeşlerimiz İsrail’in insanlık dışı kuşatması ve saldırısı altındalar. Allah korusun eğer İsrail o savaş meydanında zafere ulaşırsa, saldırısını diğer ülkelere kadar genişletecektir.’’
Müslümanların ortak bir değeri olan Ramazan ayında, bayram günü olan Cuma gününde ortak bir değer olan Kudüs’te, ortak bir amaç olan İslam kardeşliğinde buluşması çokta zor olmasa gerek. Kudüs günü demek, İmam Hümeyni(ra) demektir.Kudüs ‘ten bahsedip de İmam’dan ve onun o değerli tespitlerinden bahsetmemek olmaz .Aziz İmam’ın (ra) Filistin ve Kudüs konusundaki o beyanatlarının bir kısmı aşağıdaki gibidir:
“Bismillahirrahmanirrahim,
-Daha önce de hatırlatmıştım, gasıp İsrail devletinin izlediği hedefler İslam ve Müslüman memleketler için tehlike arz etmektedir. Eğer İsrail’e daha fazla mühlet verilirse, fırsatın elden kaçmasından ve bir daha önünün alınma fırsatının ele geçmemesinden korkulur. Tehlike İslam’a yönelik olduğu için, tüm İslam devletlerinin ve Müslümanların mümkün olan her yolla bu fesat maddesini def etmeleri üzerlerine farzdır; İslam’ın savunucularına yardım etmede ellerinden gelen her şeyi yapmalıdırlar. Bu önemli vazifenin ifasında zekât ve sadaka gibi gelirlerin sarf edilmesi de caizdir.”
-İsrail Filistin toprağını işgali altında tuttuğu sürece, Mescid-i Aksa’nın restorasyonu vacip değildir! Siyonistlerin cinayetleri Müslümanların gözünde canlılığını korumalıdır ki İsrail’in işgali altındaki tüm Filistin topraklarını ve İslami mukaddesatı kurtarmak için harekete geçebilsinler.”
-Her ne olursa olsun bizler İslam’ı ve İslam ülkelerinin bağımsızlığını savunmaya hazırız. Bizim programımız İslam’ın programıdır ve tüm dünya Müslümanları arasındaki “vahdet kelimesi”dir, Siyonistler ve bu yoksul halkın doğal kaynaklarını bedavaya getirerek yağmalayanların karşısında tüm Dünya Müslümanlarının safında yer almaktır.”
-Amerika; şu terörist tıynetli ABD devleti, baştanbaşa tüm dünyayı ateşe vermiştir; onun müttefiki olan uluslararası siyonizm ise çirkin emellerine ulaşabilmek için öyle canilikler işlemektedir ki, kalemler yazmaya, diller söylemeye utanır!., İslam ve Müslümanlar açısından ve mevcut bütün uluslararası kural ve kanunlara göre İsrail gâsıp ve saldırgandır. İsrail’in bağımsızlığını öngören projeye evet deyip onu resmen tanımış olmanın Müslümanlar için bir facia ve İslam ülkelerinin devletleri için de bir patlama olacağı inancındayım.
-Kudüs’ün yolu Kerbela’dan geçer.
-Her Müslüman bir kova su dökse, İsrail’i sel basar.