Suriye’de IŞİD’e Karşı Zaferin İkinci Yıl Dönümü
21 Kasım 2017’de İran İslam Cumhuriyeti Kudüs Ordusu Komutanı General Kasım Süleymani, İslam İnkılabı Lideri Ayetullah Hamanei’ye bir mektup yazarak direniş ekseninin Suriye’de tekfirci IŞİD terör örgütüne karşı zaferini ilan etti. 21 Kasım 2019 ise direnişin IŞİD’e karşı kazandığı zaferin ikinci yıldönümüdür.
Suriye 2011 yılında hükümet karşıtı barışçıl protesto eylemlerine sahne oldu. Ancak bu itirazlar Arap – Batı – Siyonizm ekseninin müdahaleleriyle teröristlerin üzerinden dayatılan bir savaşa dönüştü. Şer üçgeninin Suriye krizine müdahaleleri yüzünden bundan önce Afganistan ve Irak başta olmak üzere başka ülkelerde bulunan terör örgütleri diğer bazı ülkelerin iş birliği ile hemen Suriye’ye sevk edildi, ayrıca çok sayıda ve değişik adların altında yeni terör örgütleri türedi ve söz konusu Arap – Batı – Siyonizm ekseninin destekleri ile 80 ülkeden devşirilen teröristler Suriye nizamı ile savaşmak üzere bu ülkeye transfer edildi.
Suriye’de yasal yönetimle savaşta en aktif şekilde faaliyet yürüten terör örgütlerinden biri ise tekfirci IŞİD terör örgütüdür.
Aslında bu terör örgütü Amerika 2003 yılında Irak’a saldırarak Saddam rejimini devirmesinden sonra 15 yıl boyunca çeşitli adların altında faaliyet yürüttü ve en son 2014 yılında Ebu Bekir Bağdadi elebaşılığında sözde Irak Şam İslam Devleti IŞİD adı altında ve hilafet iddiasıyla faaliyetine devam ederek Irak ve Suriye’de geniş alanları işgal etti.
Tekfirci IŞİD terör örgütü Irak ve Suriye’de geniş alanları işgal ettikten sonra Suriye’de Rakka ve Irak’ta Musul kentini hilafetinin başkenti ilan etti. O tarihlerde IŞİD rehinelerin ve askerlerin başını kesmek ve toplu infazlar gerçekleştirmek ve görüntülerini yayımlamakla bölgede büyük dehşet saçtı.
İran’da Kudüs Ordusu Komutanı General Kasım Süleymani İslam İnkılabı Lideri Ayetullah Hamanei’ye bir mektup yazarak tekfirci IŞİD terör örgütünü “Kara fitne” adlandırdı ve örgütün bazı cinayetlerini anlattı. General Süleymani mektupta çocukların başını kesmek veya erkek esirlerin derilerini ailelerinin gözü önünde yüzmek, masum kadınları ve kızları esir almak ve tecavüz etmek, insanları diri diri yakmak, gençleri toplu halde infaz etmek, Müslümanların binlerce camiini ve kutsel mekanlarını tahrip etmek ve bazen camileri cemaat imamı ve içinde namaz kılan insanlarla birlikte havaya uçurmak gibi cinayetlerin IŞİD’in Irak ve Suriye’de işlediği cinayetlerin küçük bir bölümü olduğunu arz etti.
Kudüs Ordusu Komutanı General Süleymani mektupta şöyle yazdı:
Bu ülkelerin (Irak ve Suriye) Müslüman insanları bu zehirli fırtına karşısında şaşkın vaziyette, bazıları tekfirci canilerin keskin hançerlerinin hedefi olurken, milyonlarca insan da evini yurdunu bırakarak başka kentlerde ve ülkelerde avare oldular. Yaklaşık altı bini aşkın kandırılmış genç İslam dinini savunma adına patlayıcı yüklü araçları ile kendilerini kentlerin meydanları, camileri, okulları, hastaneleri ve kamu alanlarında intihar etmek yoluyla infilak ettirdiler. Bu cinayetlerin sonucunda on binlerce savunmasız çocuk, kadın ve erkek şehit düştü. Bu cinayetlerin tümü Amerika’nın hali hazırda Başkanı olan en yüksek resmi makamının itiraf ettiği üzere Amerika liderleri ve ilgili kurumları tarafından tasarlanarak uygulandı, nitekim halen bu yöntem Amerika’nın şimdiki elebaşıları tarafından tasarlanarak uygulanmaktadır.
Öte yandan IŞİD’in Irak ve Suriye’de cinayetleri, uluslararası af örgütü bu canilerin uygulamaları etnik asimilasyon olarak tanımlayacak kadar ağır ve korkunçtu.
Irak ve Suriye’nin ortak sınırında yer alan Elbu Kemal kentini kurtarma operasyonu ve tekfirci terör örgütünün bayrağı indirilerek Suriye bayrağı göndere çekilmesi ile beraber 21 Kasım 2017’de Suriye’de IŞİD’in sonu geldiği açıklandı. Tahminlere göre IŞİD Irak ve Suriye’ye 500 milyar doların üzerinde zarar verdi.
ABD Başkanı Donald Trump’ın belirttiğine göre IŞİD Washington’un Batı Asya bölgesinde kurduğu terör örgütüdür. Gerçekte IŞİD Amerika, Britanya ve S. Arabistan’ın ideolojik, mali, siyasi ve askeri himayeleri ile dünyanın en büyük ve en güçlü terör örgütü olarak Batı Asya’da kuruldu. Nitekim Irak ve Suriye topraklarının büyük bir bölümünün işgal edilmesi ve sözde Irak Şam İslam Devleti adı altında bir devlet kurulması, bölge ülkelerini parçalamak, direniş cephesini çökertmek ve koran rejim İsrail’in gönlünü rahatlatmak için yapılan bir hareketti.
Buna karşın tekfirci IŞİD terör örgütü işgal ettiği bölgelerde feci cinayetlere imza atmasının ardından Amerika 2014 yılında kendi kurduğu terör örgütü ile mücadele adı altına sözde uluslararası bir ittifak kurdu. Oysa bu ittifak bir dizi kanıta göre IŞİD’i yok etmek değil de, sadece zayıflatmak istiyordu.
Ancak Amerika’nın IŞİD’e yönelik tutumuna rağmen, İran İslam Cumhuriyeti, Lübnan Hizbullah hareketi, Suriye ordusu ve diğer bazı direniş grupları Rusya ile birlikte hemen harekete geçerek IŞİD’i yok etmek ve Suriye ve Irak’ın işgal altındaki topraklarını kurtarmak üzere ciddi bir mücadele başlattılar. Oysa Amerikalı strateji uzmanları Musul kenti IŞİD tarafından işgal edilince bu kenti IŞİD’in işgalinden kurtarmak için en az 30 yıl gerektiğini ileri sürmüştü.
Öte yandan bölgede direniş ekseni tüm gücünü tekfirci IŞİD terör örgütünü yok etme üzerinde odakladığı bir sırada, Amerika ve başını çektiği sözde IŞİD karşıtı ittifakın direniş eksenini IŞİD karşısında hezimete uğratmak için resmen terör örgütüne yardım ettiklerini ortaya koyan gelişmelerle ilgili raporlar çıkmaya başladı.
Bu doğrultuda Suriye’de IŞİD’in sonlandırıldığı ilan edildikten bir kaç gün sonra haber kaynakları Irak ve Suriye’nin ortak sınırlarından görüntü toplayarak tekfirci IŞİD terör örgütüne verdiğini duyurdu. Yine bazı medya organları korsan İsrail’in keşif uçakları da Elbu Kemal bölgesinden görüntü toplayarak bu bölgeye karşı atak yapması için IŞİD’e verdiklerini yazdı.
Ancak Amerika ve müttefiklerinin tüm sabotajlarına karşın tekfirci IŞİD terör örgütü direniş ekseninin emekleri ve fedakarlıkları ve çetin mücadelesi sayesinde Kasım 2017’de Suriye’de yolun sonuna geldi.
İran İslam Cumhuriyeti liderliğindeki direniş ekseni IŞİD ile savaşta çok sayıda şehit verdi, fakat bu tekfirci terör örgütünü yenmek için 30 yıla ihtiyaç olmadığını ispat etti. Öte yandan direniş ekseni, ABD ve müttefiklerinin Batı Asya bölgesinde güvenlik ve siyasi düzeni ve dengeleri bozmak için kurduğu kumpasları bozabilecek güce sahip olduğunu ve bölge Arap rejimlerinin petrol dolarlarını bitiren Batı ve ABD temelli ithal güvenliğin aksine direniş ekseninin ürünü olan güvenliğin bölge ülkelerinin parçalanmasını ve şiddetin yayılmasını engelleyebilecek güçte olduğunu ispat etti.
Kuşkusuz Arap – Batı – Siyonizm şer ekseni Suriye’de tekfirci IŞİD terör örgütünün direniş eksenine karşı elde ettiği zaferin asıl kaybeden tarafıydı. Zira şer ekseninin Suriye’de siyasi nizamı devirme veya bu ülkeyi parçalama hayalini çökertti.
Irak ve Suriye’de IŞİD’in yok edilmesi, Arap – Batı – Siyonizm şer ekseninin direniş eksenini teröre destek verme iddiaları gibi suçlamalarını da çürüttü ve bu tür iddiaların temelden batıl olduğunu ve terör örgütleri asıl başta ABD olmak üzere Batı’nın el ürünü olduğunu ortaya koydu.
https://irangercekleri.com/siyonist-netanyahu-ebul-ata-saatli-bir-bombaydi/